Kategoriler
Aktüel

Dünya 500 yıl sonra nasıl olacak?

Bundan 500 yıl öncesini hayal edebiliyor musunuz? 1500’lü yıllarda 500 milyon olan dünya nüfusu 20’inci yüzyılda 5 milyarı aştı.
Buna karşılık dünya üzerindeki birçok canlı türü de kirlilik ve küresel ısınma sonucu kayboluyor. Sizce, artan insan nüfusu ve hızla ilerleyen küresel ısınma sayesinde dünyamız 500 yıl sonra nasıl olacak?
Sorulan kişiye bağlı olarak, 26. yüzyılın çok soğuk ya da aşırı sıcak olacağı belirtiliyor. Bazı solar üretim modellerinin 2500’lü yıllarda kullanılacağı ve dünyanın ikliminin buz çağı gibi soğuyacağı ima ediliyor. Diğer çalışmalar ise devam eden iklim değişikliği ve fosil yakıt kullanımının ise 2300 yılına kadar dünyayı insan yaşamı için çok sıcak hale getireceğini gösteriyor.
Bazı uzmanlar iklim değişikliğinin başlangıcı olarak 1800’lü yıllarda Sanayi Devrimi’ni görüyorlar. Diğerleri ise tarih öncesi zamanlarda zirai uygulamaları işaret ediyor. Her iki şekilde de insanlar kendi ortamlarını değiştiriyor ve buna bağlı olarak 26. yüzyılın araç-gereçleri gerçekten etkileyici olabilir.
Kuramsal fizik uzmanı Michio Kaku, sadece 100 yıl içinde insanlığın dünyanın enerjisinin tümünü çalışabilir hale getireceğini tahmin ediyor. 26. yüzyıl insanları füzyon ve solar güç gibi temiz enerji teknolojilerinin ustaları olacak. Gezegenin enerjisini küresel iklimi kontrol altında tutmak için yönlendirebilecekler. Fizikçi Freeman Dyson ise bu durumun 200 yıl içinde olacağını tahmin ediyor.
Teknoloji 1500’lü yıllardan beri katlanarak ilerledi ve bu durum gelecek yüzyıllarda da devam edecek. Bilgisayarların hızı ve karmaşıklığı her 18 ayda bir ikiye katlanacak ve bu çalışmalardan bazısı çok akıllı makineler tarafından yapılacak. Yazar Adrian Berry ise 26. yüzyıl dünyasında ortalama insan ömrünün 140 yıla çıkacağına inanıyor. İnsanlar okyanuslarda çiftçilik yapacaklar, uzay gemileriyle yolculuğa çıkacaklar ve insanlar ayda ya da Mars’ta yaşayacaklar. Peki, buradan sonra nereye gideceğiz? Bunu da torunlarımızın torunları görür artık. (Vasfiye Özcanbaz)
Kategoriler
Teknoloji

İklim felaketlerine karşı yüzen şehirler geliyor

Dünyayı tehdit eden küresel ısınmanın boyutunun her geçen gün artarak dünyaya daha fazla etki ettiğini belirten bilim adamları, kutuplardaki buzulların erimesiyle dünyanın büyük bir kısmının sualtında kalacağını söylüyor.

Bu düşünceden hareketle yola çıkan bilim adamları, bu tür bir felaket karşısında kendi kendine yetebilen su üzerinde yüzen şehirler inşa etmeyi düşünüyorlar.

BBC Focus Dergisi’nde yer alan habere göre, bu projelerden gerçeğe en yakın olanı ise en kötü iklimsel felaketler için tasarlanan “Lilypad (nilüfer yaprağı)” isimli yüzen şehir. Bu yüzen şehirler su üzerinde kendi kendine yetebilecek yaşam alanları olarak tasarlanıyor. Deniz seviyesinin yükseldiğini varsayarak, Bangladeş, Maldivler ya da hatta Londra ve New York’ta yükselen sulardan kaçmak için milyonlarca iklim sığınmacısı için yeni evler bulmak gerekecek. Belçikalı mimar Vincent Callebaut’a göre, tüm bu insanlar okyanus akıntılarını takip ederek kocaman, yüzebilen şehirlerde yaşabilirler. Bu şehirler, kendi enerjilerini kendileri sağlayacak, bununla da yetinmeyip atmosferdeki karbondioksiti işleyebilecek.

Her bir yüzen şehirde yaklaşık 50 bin kişinin yaşayabileceğini söyleyen Callebaut, şehrin yapı için safra sağlayacak merkezi bir lagün etrafında temelleneceğini ve lagün yağmur suyunu toplayacağını ve bu suyu şehirdeki insanların içmesi için arıtacağını belirtiyor. Tüm şehir asma bahçelerle çevrilirken, ticari ve eğlence yerlerinin yanında şehir merkezinde yaşayanlar lagünün çevresinde, 3 dağın ortasında oturacaklar.

Mimar Callebaut, şehrin enerjisinin nasıl hesaplanacağıyla ilgili olarak henüz herhangi bir tasvir yapmazken, görünüşte bize biraz düşünme payı bırakıyor. Onun tasarımı sahip olduğumuz güneş, termal, rüzgâr enerjisi, hidrolik, gel-gite bağlı enerji, ozmotik ve biyokütle gibi tüm yenilenebilir teknolojiyi bir araya getiriyor. Her şehrin kullandığından daha fazla enerji üreteceğini iddia eden Callebaut, şehirde yaşayanların yemek için fazla alternatifleri olmayacağını ve yumuşakçalar, deniz kabukluları ve deniz yosunu gibi su kültürüne bağlı besleneceklerini itiraf ediyor.

Şimdilik Lilypad sadece bir fikir ve inşa edilmesi uzun zaman alabilir. Fakat ilk bakışta tasarım çılgınca görünmüyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde bu yüzyılda su seviyesinin 1 metreye yakın yükseleceği belirtildi. Projenin ne zaman gerçekleştirileceği henüz bilinmese de, bilim adamları küresel ısınmanın bu hızla devam etmesi halinde yüzen şehirlerde yaşamanın hayal olmadığını söylüyor.

Dünyaca ünlü çevre bilimci Prof. Dr. James Lovelock ise bir adım daha ileri gitti. Sadece buzların olduğu, yaşanabilir bir yer hayal edersek, suyun üstünde kalan zemini kazabileceğimizi ve burada yaşamak için yer altı şehirleri kurabileceğimizi söylüyor. Siz hangisini tercih ederdiniz? Yüzen şehirleri mi yoksa buzların altındaki yer altı şehirlerini mi? (Vasfiye Özcanbaz)