Kategoriler
Teknoloji

Telefonla bu şekilde konuşmak beynin savunma mekanizmasına zarar veriyor

Günümüzde birçok insanın ve özellikle genç nüfusun ayrılmaz bir parçası haline gelen cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik radyasyon olumsuz etkileriyle yaşam kalitesini bozabiliyor. Kısa dönemde uykusuzluk ve halsizlik gibi etkileri hissedilen elektromanyetik radyasyon, beynin savunma mekanizmasına zarar veriyor.

Tüm gün elimizden nerdeyse hiç düşmeyen cep telefonu gibi cihazların kullanımında mesafenin önemli olduğuna dikkat çeken uzmanlar, telefonda konuşurken cihazı 1 cm uzakta tutmanın radyasyonu %10- %20 oranda azalttığına dikkat çekti. Üsküdar Üniversitesi Elektrik- Elektronik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker, son zamanlarda sıkça gündemi meşgul eden elektromanyetik radyasyonun canlılar üzerinde oluşturduğu etkilere değindi.

Cep telefonu, ev aletlerinden de tehlikeli

Elektromanyetik radyasyon ve elektromanyetik alan kavramlarının birbirinden farklı olduğunu belirten Prof. Dr. Selim Şeker, elektromanyetik radyasyonun bütün elektrik enerjisini kullanıp normal fonksiyonlarını icra ettiğini ve bu nedenle yüksek frekanslı cihazların radyasyon yaydığını, düşük frekanslı cihazların örneğin ev aletlerinin radyasyondan ziyade elektromanyetik alan yaydığını ifade etti.

Radyasyon, beynin savunma mekanizmasına zarar veriyor

Elektromanyetik radyasyon ve insan ruhunun birer enerji olduğunu ifade eden Prof. Dr. Selim Şeker, insanın bir günde harcadığı gücün 40 watt civarında olduğunu belirtti. Prof. Dr. Şeker, iki enerjinin birbiri ile etkileşimi sonucu elektromanyetik radyasyonun beyne etki ederek beynin savunma mekanizmasına zarar verdiğini ve beynin kısımlarını girip beyinde Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklara neden olduğunu, standardın bin kat altındaki radyasyonların ise nöronların ölmesine sebep olduğunu ve bunun da insan yaşamını tehlikeye soktuğunu söyledi.

İnsan DNA’sını bozuyor

Elektromanyetik radyasyonun canlılar üzerinde en belirgin etkilerinin 2004 yılında yayımlanan Refleks çalışması ile ortaya çıktığını ifade eden Şeker, bu çalışmanın sonucunda elektromanyetik radyasyonun çocuklarda ve yetişkinlerde birbirinden farklı etkilerin görüldüğüne dikkat çekti. Elektromanyetik radyasyonun kısa dönem etkileri uykusuzluk, halsizlik olarak görülürken uzun dönem etkilerinin insanın biyolojik yapısını, hormonal aktivitelerini ve insan genetiğini değiştirdiğini insanın DNA’sını etkileyerek zararlarının sonraki nesillerde dahi ortaya çıkabileceğini ifade etti.

Kanser yapan cihazlar listesinde cep telefonu da var

Dünya Sağlık Örgütü tarafından evlerde kullanılan elektrikli cihazların kanser yapma ihtimali olduğuna dair listeye alındığını belirten Şeker, cep telefonlarının ise 2011’de listeye alındığını ifade etti. Prof. Dr. Selim Şeker, 1993’te cep telefonu firmalarının isteği üzerine yapılan araştırma bulgularında dahi cep telefonunun kansere neden olduğu saptandığını ancak 6 sene süren araştırmanın sonuçlarının cep telefonu firmalarınca yayımlanmasının engellendiğini ifade etti.

Telefonun kullanım süresine ve mesafeye dikkat!

Elektrikli cihazların yaydığı radyasyonların bazı ölçütlere göre değişiklik gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Şeker, 5 dakika kullandığımız saç kurutma makinasının yaydığı radyasyonu vücudun geri kalan zamanda atabildiğini belirterek çok sık kullanılan cep telefonlarının yaydığı radyasyonun etkilerinin vücuttan atılmasının zor olduğunu ifade etti.

Elektrikli cihazlardan yayılan radyasyonun kullanım sıklığı dışında değişiklik gösterdiği diğer ölçütün ise mesafe olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şeker, elektrikli aletlere ne kadar yakın olunursa o denli radyasyondan etkilenildiğini, telefonda konuşurken telefonu 1 cm uzakta tutmanın radyasyonu %10- %20 oranda azalttığına dikkat çekti.

Peki telefon kullanırken nelere dikkat etmelisiniz?

Cep telefonu kullanırken radyasyonun kulağımızdan içeri girip beyne ulaştığını ifade eden Şeker, kafatasının radyasyonu engellemediğini belirterek cep telefonundan yayılan radyasyonun etkisinin azaltılması için önerilerde bulundu. Cep telefonunun aradığınız kişiye ulaşabilmesi için yüksek dozda güç yaydığını belirten Şeker, bundan korunmak için karşı tarafın cevap vermesinden sonra kulağımıza götürmemiz gerektiğini aynı zamanda, kulaklık kullanmanın hoparlörde konuşmanın radyasyonu azalttığını ifade etti. Telefonu gün içerisinde sıkça kullanmak yerine kısa mesaj göndermenin radyasyon etkisini azalttığını belirten Şeker, uyuduğumuz yerde cep telefonunun bulundurmamız gerektiğinin altını çizdi.

Kategoriler
Sağlık Teknoloji

Evinizdeki cihazlar cep telefonundan bile fazla radyasyon yayıyor

Herkesin bildiği gibi cep telefonu radyasyon yaydığı için kanser yapıyor, beyne zarar veriyor, hatta kısırlığa yol açıyor. Hayatımızın önemli bir parçası haline gelen telefondan başka evimizdeki elektronik cihazlar da tehlike saçıyor. Elinizden düşürmediğiniz televizyon kumandası ve mikrodalga fırın bunlardan ikisi.

Günah keçisi ‘cep telefonu’ dışında evdeki birçok cihaz da sağlığımız için oldukça tehlikeli. Cep telefonları radyasyon yayıyor, elbette vücudumuzda olumsuz yan etkiler yaratıyor. Cep telefonlarının radyasyon yaydığını ve elbette vücudumuzda olumsuz yan etkilere yol açtığını söyleyen Medical Park Fatih Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emre Ünal, “Ancak cep telefonun neden olduğu iddia edilen hastalıklarla ilgili ispatlanmış bir araştırma yok. Televizyon kumandası, buzdolabı kumandası ve mikrodalga fırında da aynı oranda tehlike var” dedi.

Bulunduğumuz teknoloji çağında cep telefonları artık hayatımızın vazgeçilmezleri arasında girdi. Adı ‘telefon’ ama işlevi sadece telefon olmayı çoktan geçti. Müzik dinlemek, video izlemek, mesajlaşmak, haber okumak, kalp atış hızını kontrol etmek gibi birçok işlevi var. Hatta neredeyse cep telefonu yolu tarif etmeden bir yerden bir yere gidemez hale geldik. Bu kadar faydası olan, hayatımızın önemli bir parçası haline gelen cep telefonlarının acaba vücudumuza, özellikle beynimize zararları neler? Medical Park Fatih Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emre Ünal, konuyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.

Sadece cep telefonu radyasyon yaymıyor

Bilindiği üzere cep telefonları radyasyon yayıyor, radyasyonun vücudumuz üzerindeki olumsuz etkileri ise malum. Telefonları uçak moduna almak bile radyasyondan kaçmamızı sağlayamıyor, sadece aldığımız radyasyonu azaltıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre radyasyon, kanserin en önemli nedenlerinden biri… Peki, cep telefonları radyasyon yayarken buzdolabı, televizyon, mikrodalga fırın masum mu? Elbette her evde olan bu cihazlar da radyasyon yayıyor.

Televizyon kumandasının yaydığı radyasyon daha fazla

Televizyon kumandaları kızılötesi radyasyon yayarlar ve yaydıkları frekans mikrodalga fırınlardan da cep telefonlarından da fazladır. Hatta uçak yolculuklarında bile vücudumuz belli oranda radyasyona maruz kalıyor. Bu sebeple pilot ve hosteslerin belli bir sürenin üzerinde uçuş yapmasına izin verilmez.

Radyasyondan korunmanın yolları

Dünyada radyasyon yayan cihazlar konusunda araştırmalar devam ediyor. Siz yine de tedbiri elden bırakmayın;

  • Cep telefonu ile konuşurken kulaklık kullanın.
  • Cep telefonu alarmını kuruyorsanız, telefonunuz uçak moduna getirin.
  • Cep telefonunu vücudunuzdan uzak tutun
  • İş yerinde uzun saatler bilgisayar başında vakit geçirdikten sonra evde hemen televizyonun karşısına geçmeyin. Yürüyüş yapın, kitap okuyun…
  • Fırsat buldukça doğayla baş başa kalın.
Kategoriler
Sağlık

Cep telefonuyla uyumak, kanser ve kısırlık nedeni!

Son yıllarda, daha az radyasyona maruz kalmak ve beraberinde getirdiği sağlık sorunlarından uzak kalmak için cep telefonlarıyla ilgili uyarılar gitgide artıyor. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, cep telefonlarını vücudumuzdan olabildiğince uzakta tutmak.

Kaliforniya Üniversitesi Halk Sağlığı departmanında yapılan bir çalışma cep telefonlarıyla gereğinden fazla yakın olmanın kanser, hafıza bozuklukları ve üreme sorunları gibi çok ciddi problemlere neden olduğunu ortaya koydu.

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, bu önemli araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:

CEP TELEFONUNUZU VÜCUDUNUZDAN UZAK TUTUN

“Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, cep telefonlarını vücudumuzdan olabildiğince uzakta tutmak. Cep telefonları bilgiyi iletmek için radyofrekans dalgalarını kullanır ve cep telefonlarının kullandığı radyo dalgaları, belli açılardan radyasyon niteliği taşır ve sürekli bu dalgalara maruz kalmak çeşitli riskleri beraberinde getirir.

Cep telefonu, yetişkinler için kol boyu mesafesinden daha yakında durmamalı.

Gerçekten, Apple gibi büyük cep telefonu üreticileri bile bu konuda uyarıcı notlara yer vermişlerdir. Iphone için RF salınımı, vücuttan 5mm uzaklık için test edilmiş ve zararsız sınırlar içinde bulunmuştur. Yine de hoparlör kullanımı ya da kulağa yaklaştırmaksızın konuşmayı sağlayan aksesuarlar (kulaklık gibi) tercih edilmelidir.

Fakat RF dalgaları çocukların beynine erişkinlerden çok daha kolay ulaşabilir ve gelişmekte olan beyin hücrelerini çok daha fazla etkileyebilir.

GENÇLERDE UYKU VE DİKKAT BOZUKLUKLARININ NEDENİ

Daha önceki çalışmalarda cep telefonlarının daha çok beyin ya da kulakta tümör oluşturduğuna dair uyarılar yapılırken son çalışmalar zararlı etkilerin daha çok gençlerde uyku ve dikkat bozukluklarıyla ilişkili olduğunun altını çizmektedir.

Çalışmanın endişe verici diğer sonuçları ise erkeklerde düşük sperm sayısı ve kötü sperm kalitesiyle ilişkilidir.”

Kategoriler
Sağlık

Hamilelikte röntgene dikkat!

Hamilelik dönemi, hem annenin hem de bebeğin sağlığı için birçok konuya daha özenli yaklaşmayı gerektiriyor. Fakat anne adaylarının gebelik sırasında çeşitli X ışınlarına maruz kalması, gebeliği riske atabiliyor. Özellikle tanısal amaçlı çekilen röntgen filmleri, bebeğin gelişim sürecini olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Central Hospital’dan Radyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Çetin Öner, radyasyonu kısaca, yüksek enerji özelliği bulunan, ayrıca X ve gamma ışınlarını düşük dalga boyunda taşıyan iyonize ışınlar olarak tanımladı. Bu radyasyon, dünya üzerindeki tüm canlıları etkileyebilirken, güneş ışınlarından yer kabuğunda bulunan maddelere kadar her türlü doğal yoldan alınabilme özelliği taşır. Doğal yolların yanı sıra tıp alanında kullanılan tetkik ve tarama araçları, bilim teknoloji ve modern yaşam elementleri de devamlı olarak dünya üzerine radyasyon yayılmasına neden olur.

Faydasının yanında zararları da mevcut

Röntgen veya tomografi filmlerine her ne kadar olumsuz bakılsa da bazı sağlık durumlarında ihtiyaç duyulabiliyor. Fakat X ışınları kullanılarak çekilen bu filmler, bir yandan vücutta gelişen hastalıkların teşhis ve tedavisine katkı sağlarken, diğer yandan da ciddi şekilde radyasyon yayımına yol açıyor. Normal şartlarda dahi bireylere zarar veren radyasyon, gebelik sürecinde ise hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından bir hayli risk oluşturabiliyor.

Anne karnındaki bebekte gelişim geriliğine yol açıyor

Gebelik süresince radyasyona ya da X ışınlarına aşırı maruz kalmanın anne adayında doku hasarları, bebekte ise gelişim geriliği yaşanmasına yol açabildiğini söyleyen Öner, bebekte, anne karnında birtakım anomalilerin ve nörolojik rahatsızlıkların yanı sıra, bebek kaybına kadar birçok problemin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabildiğini açıkladı. Ancak bu sonuçlar, anne ve bebeğin aldığı radyasyonun dozuna ve maruz kalınan radyasyonun gebeliğin hangi dönemine denk geldiğine göre de değişiklikler gösterebiliyor. Anne adayları hamile kaldığını fark etmeden röntgen filmi çekimine girebiliyor. Böyle problemler ise çoğunlukla bu hamile gruplarında görülüyor. Fakat bu konuda yapılan çalışmalar, 5 rad ve altındaki ışın miktarını almış olan gebeliklerde fetusun zarar görme olasılığının çok düşük olduğunu ortaya koyuyor.

Radyasyon oranı 15 rad’ı geçmemeli

Eğer röntgen işlemi, 2. ile 8. hafta arasında ve 1 defaya mahsus yapılmışsa bebeğe bir zarar vermez. Röntgen nedeniyle alınan radyasyon oranı 15 rad’dan az ise bebek için herhangi bir risk oluşmaz. Fakat radyasyon oranı 15 rad’dan fazla ise gebeliğin sonlandırılması gerekebilir. Ayrıca teşhis ya da tedavi sırasında birden fazla röntgen çekimi gerekiyorsa ve anne adayı gebeliğinden bu görüntüleme işlemlerinden sonra haberdar oluyorsa, dozun hesaplanması için mutlaka bir radyoloji uzmanına başvurmalıdır.

Diş, akciğer, kol ve bacak röntgeni çekilebilir

Gebelik süresi içinde röntgen çekimine ihtiyaç duyuluyorsa bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. Örneğin; diş, akciğer, baş, kol ve bacak gibi bölgeler için röntgen çekimlerinde, radyasyon direkt alt karnı hedef almayacağından yaydığı enerji de düşük olacaktır. Bu nedenle de bebek için herhangi bir gelişim geriliği ya da doğumsal sakatlık riski oluşmayacaktır. Fakat üreme organlarının ve karın bölgesinin direkt olarak radyasyona maruz kalması bebeğin hızla gelişmekte olan hücrelerinde birtakım değişimlere sebep olabilir. Hatta bu durum, bebeğin ileriki dönemlerde kansere yakalanma riskini de tetikleyebilir.

Uzman desteği şart

Eğer tüm önlemlere rağmen, gebelikte röntgen çektirilmesi zaruri ise mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır. Röntgen işlemi sırasında radyasyonun dağılması için koruyucu kıyafetler giyilebilir. Ancak anne adayı, sağlığı riske girecek kadar bir problem taşımıyorsa röntgen çekiminin doğum sonrasına bırakılması daha uygun olacaktır.

MR ve ultrason zararlı değil

Gebelik süreci ile ilgili merak oluşturan bir diğer konu ise, MR ve ultrason işlemlerinin anne ve bebek sağlığı açısından sakınca oluşturup oluşturmadığıdır. Bilinmesi gerekir ki gebelik sürecinde MR çekimi, anne ve bebek için herhangi bir zarara yol açmaz. Eğer gebelikte MR yöntemiyle bir tanı belirlenmesi gerekiyorsa, bu işlemin kullanılmasında bir sorun yoktur. Yine tanı amaçlı ultrason yöntemine ihtiyaç duyuluyorsa, ses dalgalarının 1,0 olması gerekir. Anne ve bebeğe verilen dalgalar düşük derecede olduğu müddetçe herhangi bir risk oluşmaz.

Kategoriler
Teknoloji

Yıllardır cevabını bulamayan soru: Wi-Fi sağlığınız için tehlikeli mi?

Kabloların ayağına dolanmasından bıkan insanlar kablosuz bağlantıya geçti, ancak kablo karmaşasından bizi kurtaran Wi-Fi teknolojisi sağlanızı tehdit ediyor mu?

Natural On isimli internet sitesinde yer alan habere göre, kablosuz router ve modemler duvarların içinden elektromanyetik radyasyonla bilgisayarlarınıza sinyal gönderiyor. Bu radyasyondur. Peki bu radyasyon duvarlarınızın içinden geçebiliyorsa insan vücuduna niye girmesin? Evinizde ya da ofisinizde kablosuz router varsa tehlikeli bir radyasyon havuzunda yaşıyorsunuz demektir.

Bununla ilgili sorunlardan biri birçok insanın kablosuz modemini fişten çıkarmamasıdır. Böylece 7 gün, 24 saat bu radyasyona maruz kalıyorsunuz. Apartmanınızdaki komşuların da Wi-Fi kullandığını unutmayın. Böylece etrafınız radyasyonla çevreleniyor.

Router’lar elektromanyetik radyasyonu düşük gigahertz seviyesinde yayar. Sorun ise elektro manyetik frekansın (EMF) test edilmemiş olması yani 7 gün 24 saat kullanılmamış olmasıdır. Ev veya ofis ortamında Wi-Fi modemler radyo sinyallerini kabaca mikrodalga fırındakiyle aynı frekansta sinyal gönderiyor.

Kesin olmasa da Wi-Fi router’ların oluşturduğu EMF dalgalarına uzun süre maruz kalmanın beyin hasarına, hafıza kaybına ve hatta tümörlere neden olabileceğini gösteren araştırmalar bulunuyor. Bu düşük frekanstaki EMF insan vücudunun kendi enerji alanını rahatsız edip yorgunluğa, kansere ve DNA değişikliğine yol açıyor. Bir grup insan Wi-Fi’ye maruz kaldığı için düzensiz kalp atışı, baş dönmesi, baş ağrısı, konsantrasyon güçlüğü, sindirim problemleri, anksiyete veya depresyon ya da aşırı yorgunluk gibi sağlık sorunları yaşadıklarını iddia ediyor. Birçok insan da Wi-Fi’lerini kapadıklarında ya da Wi-Fi sinyali olan ortamdan ayrıldıklarında hemen iyileştiklerini belirtiyorlar.

Geçtiğimiz günlerde Danimarka’da tamamlanan ilginç bir araştırma var. Danimarkalı öğrenciler 400 tere tohumu aldılar ve onları iki oda arasında paylaştırdılar. İki odadaki tohumlara da aynı özen gösterildi, ancak odalardan birinde tohumların yanına 2 tane Wi-Fi router yerleştirildi. 12 gün sonra Wi-Fi sinyallerinin bulunduğu odadaki tohumlar filizlenmezken diğer odadaki tohumlar gayet iyi filiz verdi.

Wi-fi modemlerin sağlık açısından risk oluşturup oluşturmadığı konusundaki karar size kalmış. En azından internetle işiniz olmadığında modeminizi kapatın.(Vasfiye Özcanbaz)

Kategoriler
Aktüel galeri

Hiç radyasyon gördünüz mü?

Bu fotoğraftaki havuzun James Bond’un yavaş yavaş içine ineceği ışıyan, radyoaktif havuz olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat bu yıllık araştırma için açılan İsviçre’deki Mühleberg Nükleer Santrali’nde bulunan bir reaktör çekirdeği ve üzerindeki mavi yansıma ise gözünüzle görebileceğiniz bir radyasyon.

BBC Focus dergisinde yayınlanan habere göre, yakıt çubuğunu çevreleyen mavi renk tonu Cherenkov radyasyonu olarak bilinen olağanüstü olaydan dolayıdır. Nükleer silah ve medikal cihazların yapımında kullanıldıgı belirtilen “Sezyum 137” maddesi gibi nükleer bölünme olayları bozulduğu takdirde yüksek hızda ilerleyen elektronlar yayarlar. Su moleküllerinin içine doğru parçalanıyor. Böylece ışık yayıp enerjik duruma geçiyorlar. Çünkü elektronlar suyun içinde ışıktan daha hızlı yol alıyor. Işık dalgaları süpersonik jetlerin oluşturduğu sonik patlama gibi şok dalgasını bir araya getiriyor. Sonuç olarak da Cherenkov radyasyonu olan parlak mavi ışıma oluşuyor.

Surrey Üniversitesi’nden nükleer fizikçi Profesör Paddy Regan, bu ışımanın yoğunluğunun size kaç tane hızlı parçacığın ışık yaydığını anlattığını belirtti. Ayrıca radyoaktif bölünmenin yakıtın içinde ne kadar materyal parçaladığını ifade ediyor. (Vasfiye Özcanbaz)