Kategoriler
Yaşam

Dizi izlerken atıştırmak, bağımlılık yapıyor

Bağımlılığa yol açan etkenler sadece sigara, alkol ya da madde kullanımıyla sınırlı değil. Bunların yanı sıra size masum görünen gıdalar da bağımlılık oluşturur. Özellikle dizi ya da filmizlerken tükettiğiniz cips, kurabiye, dondurma gibi abur cuburlar bağımlılık yapan gıdaların başında gelir.

Toplumda bağımlılık denilinde akla sigara, alkol veya madde kullanımı gelir. Ancak beyinde oluşan kimyasal etki ile meydana gelen bağımlılıkların nedenleri, bunlarla sınırlı değil. Gıdaların da beyinde benzer bir bağımlılığa yol açtığını vurgulayan uzmanlar; şeker, tuz, un ve yağ içeren ürünlerin bağımlılık yapan gıdaların başında olduğuna dikkat çekiyor. Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezinden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, yeme bağımlılığı hakkında şu önemli açıklamaları yaptı:

Gıdalar da bağımlılık yapıyor

Alkol ya da maddenin oluşturduğu kimyasal etki beyinde bir bağımlılık oluşturuyorsa, özgül bazı gıdalar da beyinde benzer bir bağımlılığı oluşturabilir. Bağımlılık yapan gıdalar sıklıkla şeker, tuz, un ve yağ içeriği yüksek gıdalardır. Cips, kurabiye, pasta, dondurma, çikolata gibi gıdalar en sık görülen örneklerdir.

Tok olsanız da yemeye devam edersiniz

Yeme bağımlılığı oluşan kişiler karınları tok olsalar bile bazı gıdalara karşı bir açlık hisseder. Yedikten sonra suçluluk duysalar da yemek yemeyi bırakamazlar. Bu şekilde yemenin sağlıkları için olumsuz olduğunu bilseler de aşırı yeme alışkanlığından kurtulamazlar. Kişiler zamanlarının çoğunda bu gıdaları arama, bulma, tüketme gibi davranışları gösterirler.

Dizi izlerken yenilenler, bağımlılık yapabilir!

Yeme bağımlılığı, duygusal problemlerle de tetiklenebilir. Aynı şekilde televizyonda film veya dizi izlerken olayların heyecanına kapılarak farkında olmadan tüketilen abur cuburlar, bağımlılığın gelişmesinde önemli rol oynar.

Yeme bağımlılığının tedavisi var mı?

Tedavide amacın yeme ataklarının sıklığını azaltmak, kilo kaybı sağlamak ve ilişkili psikolojik sorunların çözülmesini hedeflemek olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, . genellikle kullanılan yöntemlerin bilişsel davranışçı terapiler, beslenme danışmanlığı, duruma göre antidepresan ve/veya antikonvülzan ilaçları içeren farmakoterapiler olduğunu söyledi.

Kategoriler
Sağlık

Sessizce ilerleyen mide kanseri erkeklerde 2 kat fazla görülür

Görülme sıklığı ülkeden ülkeye göre farklılık gösterse de mide kanseri Türkiye’de oldukça yaygın bir şekilde görülür. Sessizce ilerleyen mide kanseri çok geç belirti verir. Ayrıca erkeklerde kadınlara oranla 2 kat daha fazla mide kanseri vakası var.

Türkiye’de mide kanseri oldukça yaygın bir şekilde görülüyor. Mide kanserinin sinsi bir şekilde ilerlediğini ve oldukça geç belirti verdiğini anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü, mide kanseri erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekti.

Daha çok 60-70 yaşları arasında görülen mide kanseri, dünyada kansere bağlı ölümlerde önemli bir yer alıyor. ABD’de ve batı Avrupa ülkelerinde yemek alışkanlıklarında ve çevresel faktörlerdeki düzenlemeler ile bu hastalığın görülme sıklığı azaldı. Türkiye’de ise mide kanseri oldukça yaygın bir şekilde görülüyor. Japonya’da bu kanser en sık görülmesine rağmen, gelişmiş erken tarama yöntemleri ve halkın bu konudaki farkındalığı nedeniyle mide kanserine bağlı ölüm oranları çok azaldı.

Sessizce ve hızlı yayılır

Mide kanserinin genellikle hızlı seyreden ve uzak organlara çabuk sıçrayan bir kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şeref Kömürcü, “Bu nedenle erken evrelerde tespit etmek zordur. Ancak yüzde 20’si erken evrede fark edilir. Genellikle midede bir ülser şeklinde başlar, çevre lenf bezlerini ve organlarını etkileyebilir. Mide kanseri komşuluk, lenfatik veya kan yoluyla yayılabilir. Midenin içinden dış kısmına doğru pankreas, yemek borusu veya bağırsak gibi çevre organlara doğru uzanabilir. Ayrıca kanser hücreleri kan yoluyla karaciğer, akciğerler, kemik ve diğer organlara yayılabilir” şeklinde konuştu.

Hastalığın risk faktörleri

Erkeklerde kadınlara göre 2 kat daha fazla görülür. Mide kanserli hastaların çoğu 60 yaş veya üzerinde. Tütsülenmiş, nitrit içeren veya aşırı tuzlu yiyeceklerden zengin gıdaları yiyenlerde mide kanseri gelişme riski artıyor. Diğer taraftan taze sebze ve meyvelerin yenmesi, karatenoid ve yüksek doz C vitamini alımı bu hastalığa karşı koruyucu olabiliyor.

HP genelde midede bulunan bir bakteridir. HP enfeksiyonu gastrit, ülser ve kanser riskini artırıyor. Bu enfeksiyonun mide kanseri riskini 6 kat artığı tespit edilmiştir.

Sigara içenlerde içmeyenlere göre mide kanseri gelişme riski daha fazladır. Ayrıca mide kanserinin nadir türü ailesel geçişlidir.

Midede iltihaba neden olan durumlar ve geçirilmiş mide ameliyatları mide kanserine sebep olabilir. Ayrıca obezite, kronik atrofik gastrit, reflü, ailesel polipler, pernisiyöz anemi, radyasyon, aflatoksin ve A kan grubu da sayılabilir.

Mide kanserinin belirtileri 

Mide kanseri sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Şeref Kömürcü, hastalığın oldukça geç belirti verdiğini ve belirtilerin hastalığa özgü olmadığını belirtti. Karında mide bölgesinde belirli-belirsiz bir rahatsızlık hissi en sık başlangıç belirtisidir. Hastalığın ileri evrelerinde en sık belirtiler kilo kaybı, iştahsızlık, halsizlik, yutma güçlüğü, bulantı, kusma, midede dolgunluk ve şişkinlik hissidir” dedi.

Mide kanserinin bazen sadece gizli kanama tespiti ile fark edildiğine değinen Kömürcü, hastaların bir kısmı karaciğer büyümesi, karında sıvı birikmesi veya sarılık gibi ilerlemiş hastalık bulguları ile geldiklerini açıkladı. İleri evrelerde sol köprücük kemiği üstü lenf bezinde büyümeye neden olabilir.

Kategoriler
Sağlık

Astım rahatsızlığınız varsa bunlara dikkat!

Pasif sigara içiciliği ve küfün astımı tetiklediği herkes tarafından biliniyor. Fakat buna rağmen aklınıza gelmeyecek alerjenler de astım krizlerine yol açabiliyor. Peki bunların ne olduğunu biliyor musunuz?

HuffingtonPost’ta yer alan habere göre, hava yollarının iltihaplanmasına ve kirlilikten toza kadar çeşitli maddelere karşı hassas hale gelmenize yol açan hastalığa astım deniyor. Astımı tetikleyen bir şeye maruz kalmak mukus üretimini artırarak ve nefes alıp vermenizi zorlaştırır, havayolunuzu daraltır ve şişmesine neden olur. Astım belirtileri şiddetlenince astım nöbeti geçirirsiniz. Amerikan Alerjik Astım ve İmmünoloji Akademisi üyesi olan Dr. Timothy Craig astımı tetikleyen, ancak bilinmeyen ilginç şeyleri açıkladı.

Kemirgenler

Fareler kadar evcil hayvanlar da astım hastalığını tetikleyebiliyor ve astım krizlerinin şiddetini artırıyor.

Kötü kokan böcek

Dokununca çok kötü kokan böceğin astım krizlerini tetiklediğini çoğu kimse bilmiyor. Bu böcekler astım hastaları için tehlikeli olabiliyor. Evlerde bu böcekten kaynaklanan yüksek seviyede alerjen tespit ettiklerini söyleyen araştırmacılar, bunun yeni bir alerjen olduğunu belirttiler. Bu böcek birçok yerde bulunabiliyor. Evdeki ölü böcekler de astım için tetikleyicidir.

Uğur böceği

Kokulu böcekten daha sevimli olan uğur böceği de astım hastaları için zararlı olabiliyor. Asya’daki uğur böcekleri sonbaharda evlere girerler ve vücutları burada parçalanır. Vücut parçalarından gelen tozlar güçlü bir alerjendir. Eğer evinizde uğur böcekleri varsa, böceklerin kalıntılarını toplayıp atın.

Egzoz gazı

Astım hastaları için otoyol ve otomobiller tehlikeli. Otomobillerin egzozları astım riskini artırmıyor, fakat astımın şiddetini artırıyor. Uzmanlar otoyolun yanında koşmanın astım hastası olmayanlar için bile tehlikeli olduğunu söylüyor.

Grip ve soğuk algınlığı

Soğuk algınlığına yakalanmak normal insanlar için sadece bir hastalıktır, ancak astımlı hastaların yaşamlarını tehdit edebilir. Çünkü soğuk algınlığının temel nedeni olan rinovirüsler aynı zamanda astım ataklarına yol açıyor. Astım hastaları grip ya da soğuk algınlığına yakalanmamak için sık sık ellerini yıkamalılar.

Aşırı kilo

Aşırı kilolu ya da obez kişilerde birçok hastalıkla karşılaşabiliyorlar. Bunlardan biri de astımdır. Orta yaşlı kadınlar ve çocuklar için obezite astım riskini artırmasının yanı sıra alerjik hastalık riskini artırıyor. (Vasfiye Özcanbaz)

Kategoriler
Genel Yaşam

Dişlerinizi doğal yöntemlerle nasıl beyazlatırsınız?

Her gün tükettiğiniz çay, kahve veya sigara nedeniyle dişleriniz zamanla sararıyor. Hatta yiyip içtiğiniz gıdalar ve içeceklerin bile dişlerinizin rengi üzerinde etkisi bulunuyor. Bu konuya dikkat ederek dişlerinizin pırıl pırıl olmasını sağlayabilirsiniz.

Uzun yıllar içinde sararan dişlerinizi birçok kimyasal madde içeren beyazlatma kitleri yerine doğal yollardan beyazlatabilirsiniz. HowStuffWorks isimli internet sitesinde yer alan habere göre, İşte beyaz dişlere sahip olmanın 5 doğal yolu:

Dişlerinizi düzenli fırçalayın ve diş ipi kullanın

Ağız sağlığınız için yapmanız gereken mümkünse her yemekten sonra ya da en az günde 2 kez dişlerinizin fırçalanmasıdır. Düzenli diş fırçalama ve diş ipi kullanımı diş çürüğünün yanı sıra diş eti hastalığına iyi geliyor. Plağı kaldırmada yardımcıdır. Ağız bakımının iyi olması koroner kalp hastalığı ve felç gibi diğer kalp sorunlarınının riskini azaltıyor.

Çilekle fırçalayın

Küçük çilekler yüksek kan basıncı, kardiyovasküler hastalık ve kanser riskini düşürmeye yardım etmesinin yanında dişlerinizi beyazlatmada faydalıdır. Çileğin içindeki C vitamini plak oluşumunu yok eder. Ayrıca çilek türlerinde bulunan doğal bir burukluk hissi veren malik asit dişinizdeki yüzey lekelerinin çıkmasına yardımcıdır. Çileği ezin ve bir diş fırçasıyla bunu dişlerinize uygulayın. 5 dakika bekledikten sonra ağzınızı suyla iyice yıkayın. Limon suyu ve tuzla hazırlayacağınız macun çileğin yerini alabilir.

Peynir tüketin

Yemeklerden sonra peynir yemek çürükleri önlemeye yardım eder ve diş minesinin yeniden canlanmasını destekler. Peynirde bulunan ve süt proteini olan kazein diş minesinin daha güçlü olmasını sağlar.

Kabartma tozuyla dişleri cilalayın

Kabartma tozunun gülüşünüzün parlamasına yardım ettiği birçok kişi tarafından bilinir. Kabartma tozunu limonla karıştırıp macun haline getirin ve diş fırçasıyla dişinizi fırçalayın ve 1 dakika bekleyin. Sonra iyice fırçalayıp dişlerinizi iyice durulayın. Bu karışım diş minesindeki yüzey lekelerini yok etmeye yardımcıdır. Diş ve diş etleriniz hassas ise tek başına karbonat tozu kullanın. Bu karışımı sadece haftada bir kez uygulayın ve bir dakikadan daha uzun süre dişlerinizde bekletmeyin.

Sebze ve meyve çiğnemek

Akşam yemeğinden sonra havuç veya çiğ kereviz gibi sebzeler ya da elma ve armut gibi meyveler çiğnemek dişlerinizi cilalar ve diş minesinin üzerindeki lekeleri çıkarır. Sert meyve ve sebzeler tükürük üretimini artırır ve tükürük de dişlerinizi diş çürüğüne yol açan bakterilerden korur. (Vasfiye Özcanbaz)

Kategoriler
Sağlık

Sigarayı bırakmanın yolları!

Kansere, felce, kalp krizine yol açan sigara içme alışkanlığını bırakmak çok kolay olmayabilir. Bir kez bırakınca da sağlığınız önemli ölçüde düzelmeye ve iyileşmeye başlıyor. Sigara içmeden geçirdiğiniz 24 saatte kalp krizi şansınız azalır. Peki yıllarınızı sizden çalan, sağlığınızı bozan bu kötü alışkanlıktan nasıl kurtulabilirsiniz?

HuffingtonPost’ta yayınlanan habere göre, sigarayı bırakmak için yaşam tarzınızda çeşitli değişiklikler yapmalısınız. İşte size yardımcı olabilecek öneriler.

Pazartesi bırakın

2013 yılında Google araştırmasında, araştırmacılar sigara içenlerin daha çok hafta başında bırakmaya başladıklarını tespit ettiler. Siz de sigarayı Pazartesi bırakmayı denemelisiniz.

Egzersiz yapın

Beyinde serotonin ve dopamin salgılanmasına yol açan egzersiz sayesinde nikotine karşı olan bağımlılığınız  azalır.

Sigarayı bıraktıran mesajlar

The Lancet isimli dergide yer alan araştırmada, bir program sigarayı bırakmaya çalışanlara cesaretlendirici mesajlar gönderiyor. Böylece mesaj gelen kişilerin sigarayı bırakmaları daha kolay oluyor.

Sebze-meyve yiyin

Buffalo Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, meyve ve sebze atıştırmak sigara içenlerin tütünsüz bir yaşam tarzına geçmelerine önderlik ediyor.

Ağırlık kaldırma

Yapılan araştırmada, sigarayı bırakma tedavisiyle birlikte 12 hafta ağırlık kaldırmayla meşgul olanların sigarayı 2 kat daha kolay bıraktıkları belirlendi.

Nikotin bantları, hapları

Sigarayı bırakma şansınızı ikiye katlayan tedavilerden biri de nikotin bantları, sakızları ve inhaler (tüp şeklindeki hava) dir. Bunları uygulayıp sigarayı daha kolay bırakabilirsiniz. Bunları kullanırken asla sigara içmemelisiniz.

Evcil hayvanlarınıza dikkat edin

Araştırmaya göre, kedilerin etrafında sigara içmek, kedilerle ilgili lenfoma kanseri riskini artırıyor, köpeklerde ise sigara içenlerle yaşadıklarında burun ve akciğer kanseri gelişme riski daha yüksek .

Tamamen yaşamınızdan çıkarın

2008 yılında yapılan araştırmada, bu alışkanlığı bırakmak için 10 kişiden 9’u sigarayı tamamen hayatından çıkarmıştır. Sigaraya karşı yoksunluk belirtileri daha yaygın olmasına rağmen bu belirtiler daha kısa sürede yok oluyor.

Yeni bir uğraş edinin

PLOS ONE isimli dergide yayınlanan araştırmaya göre, sizi mutlu eden, heyecanlandıran aktiviteler, uğraşlar beyninize sigara içmişsiniz gibi hissi veren aynı bölümü harekete geçirir. Böylece uğraştığınız iş sizde bağımlılık yapıyor, sigarayı düşünmüyorsunuz.

Niçin bırakmak istediğinizi yazın

Sigarayı bırakma planının bir parçası olarak niçin sigarayı bırakmak istediğinizi düşünün ve yazın. Aileniz için mi, çok pahalı olduğu için mi, kendi sağlığınız için mi sigarayı bırakıyorsunuz bunu not edin. Araştırmalara göre, notlar yazmak onları daha iyi hatırlamamıza yardım ediyor ve bırakmak için önemli nedenleri sağlamlaştırmaya yardım ediyor.  (Vasfiye Özcanbaz)

Kategoriler
Yaşam

Tansiyon hastaları nasıl daha sağlıklı yaşar?

Yüksek tansiyon, anevrizma, kalp yetmezliği, felç ve kalp krizine yol açabilen gizli bir sağlık sorunudur. Kan damarlarındaki basıncın çok yüksek olması anlamına gelen yüksek tansiyon, dünya çapında 50 milyondan fazla insanı etkiliyor.

Ehow.com sitesinde yer alan habere göre, hastaların büyük çoğunluğunda bu hastalığın nedeni bilinmiyor. Birçok insan ise yüksek tansiyon hastası olduğundan habersiz yaşamına devam ediyor. Yüksek kan basıncı kalp, böbrekler, beyin ve gözlerde hasara yol açtığında belirtilerini gösteriyor. Daha sonra hasta bulanık görme, baş ağrısı, kusma ve nefes darlığı gibi şikâyetlerle doktora başvuruyor. Bu nedenle, düzenli aralıklarla tansiyonunuzu ölçtürmeniz çok önemli.

İşte yüksek tansiyon hastalarının daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri için işte bazı önemli öneriler;

Kilo verin

4-7 kilo vermek, yüksek kan basıncınızı düşürmeye yardım edebilir. Ayrıca, kilo vermek şeker hastalığı ve kolesterol gibi diğer ciddi hastalıkların riskini de düşürecektir. Kilo verdiğinizde yüksek tansiyon ilaçları daha iyi etki eder.

Tuzu azaltın

Yemeklerinizde tuz oranını azaltın. Tuz kan basıncınızı yükseltebilir. Çünkü tuz vücudunuzda birikiyor.

Sigarayı bırakın

Sigara içerken aldığınız her nefes kan basıncınızı artırıyor. Sigara içtiğinizde yüksek tansiyon ilaçları da işe yaramıyor. Bunun yerine doktorunuza nikotin bantları ya da sakızı kullanıp kullanamayacağınızı sorun. Bunlar sigaradan daha iyi alternatiflerdir.

Stresi azaltın

Stres yüksek kan basıncını etkileyen faktördür. Stresle mücadele etmek için derin nefes almak gibi gevşeme tekniklerini öğrenin.

Sağlıklı beslenin

Çeşitli işlemlerden geçirilen ambalajlanmış gıdalar yüksek oranda tuz içeriyor. Bunlar yerine daha fazla meyve, sebze ve az yağlı gıdalar tüketin.

Reçeteli ilaç kullanın

Ciddi yan etkileri azaltmak için kesinlikle arkadaşınızın, komşunuzun önerdiği ilacı değil doktorunuzun size verdiği ilacı kullanın. Tansiyonunuzu düzenli olarak kontrol ettirin. (Vasfiye Özcanbaz)

Kategoriler
Yaşam

Ağız kuruluğunun nedenleri ve çaresi

Yutkunmada, konuşmada bile bozukluk ve zorluklara yol açabilen ağız kuruluğu, ağzınız çok az tükürük salgıladığında ortaya çıkar. Ağız kuruluğu kendinizi susuz hissetmenizden daha fazlasıdır. Çürkü tükürük yediğiniz ve içtiğiniz gıdaların tadını almanıza ve yiyecekleri sindirmenize yardım etmesinin yanında diş çürüğünü önlemede de ağzınızdaki asitleri etkisiz hale getirir, dişlerinizdeki gıda parçalarını uzaklaştırır.

WebMD isimli internet sitesinde yer alan habere göre, işte ağız kuruluğunun nedenleri, ağız kuruluğunu hafifletmeye yardımcı olan öneriler ve tedavi etmenin yolları:

Ağız kuruluğu cilt kuruluğunu da kapsar

Tükürük eksikliği ağız çevresindeki ve içindeki cildin de kurumasına ve gerilmesine yol açar. Dudaklarınız da çatlayabilir, ağzınızın kenarında yaralar da oluşabilir. Diliniz de sertleşebilir ve kuruyabilir. Bu nedenle yutkunmada ve konuşmada zorluk çekebilirsiniz.

Utandırıcı yan etkileri

Ağız kuruluğu hoş olmayan yan etkilere neden olabilir. Çünkü tükürük kalıcı ağız kokusuna neden olan gıda parçalarını düzenli olarak temizler. Eğer dudak nemlendiricisi kullanırsanız, ağız kuruluğundan dolayı nemlendirici dişlerinize yapışır ve kötü bir görüntü oluşturur. Ağız kuruluğu bunun yanında ses kısıklığına veya boğazda gıdıklanmaya neden olabilir.

İlaçlar da ağız kuruluğu yapabilir

Alerji ve soğuk algınlığı için kullanılan reçetesiz ilaçlar ile yüksek tansiyon, aşırı çalışan mesane ve zihinsel sağlık problemleri için kullanılan reçeteli ilaçlar gibi 400 çeşitten fazla ilaç ağız kuruluğuna yol açabilir. Bazı kanser türleri için radyasyon gibi tıbbi tedavilerin sonunda da tükürük bezleri hasar görebilir. Kemoterapi de tükürüğün yoğunlaşmasına neden olup, ağzınızı kuru hissetmenize yol açar.

Sinir hasarı ağız kuruluğunu etkileyebilir

Ağız kuruluğu, kafa ya da boyun yaralanmasıyla oluşan sinir hasarıyla da ilişkili olabilir. Belirli sinirler beyin ile tükürük bezleri arasında mesaj taşırlar. Bu sinirler hasar görürse tükürük bezleri tükürük üretmezler. Tükürük olmadan da yiyeceklerin tadını almak zorlaşır. Çünkü tükürük gıdalardaki tatları ağızdaki ve boğazdaki sinir hücrelerine taşır.

Ağız kuruluğunun diğer nedenleri

Sjögren Sendromu isimli hastalık nedeniyle de ağız kuruluğu olabilir. Sjögren sendromu, bağışıklık sisteminin bir hastalığıdır, lenfosit olarak isimlendirilen beyaz kan hücreleri gözyaşı ve tükürük bezlerine saldırır. Bu hastalık gözlerin ve ağzın kurumasına yol açar. Ağız kuruluğu diyabet hastalarında da sık görülür.

Sigara içmek ağız kuruluğunu kötüleştirir

Sigarayı bırakmak için birçok neden var, ağız kuruluğu da bunlardan biridir. Sigara içmek ağız kuruluğuna yol açmaz. Fakat sigara, puro ya da diğer tütün ürünlerini kullanmak ağız kuruluğunu kötüleştirir. Kafein de kuruluğa yol açabilir.

Dişlerinize iyi bakın

Tükürük eksikliği dişlerinize zarar verebilir. Ağız kuruluğunuz varsa dişhekimini düzenli olarak ziyaret edin. Ağzınızdaki yiyecekleri ve bakterileri yok etmek için dişlerinizi düzenli olarak fırçalayın ve diş ipi kullanın. Yemekten sonra dişlerinizi fırçalayamıyorsanız ağzınızı durulayın. Gün boyunca yudum yudum su için ve dişlerinizi fırçaladıktan sonra gargara yapmak için ağız suyus kullanın.

Doktor ağız kuruluğunu tedavi edebilir

Ağız kuruluğu belirtileriniz varsa doktorunuzla ya da dişhekiminizle konuşun. Ağız kuruluğuna yol açan ilaçlar kullanmıyorsanız, diyabet ya da Sjögren sendromu gibi teşhis edilmemiş hastalıklar ağız kuruluğuna yol açabilir.

Tükürük üretimini harekete geçiren öneriler

Ağız kuruluğu belirtilerini hafifleten ilaçları doktorunuza sorun. Şekersiz sakız çiğnemek de tükürük akışını harekete geçirir. Reçetesiz satılan yapay tükürük ilaçları bazı insanlar için geçici ferahlama sağlayabiliyor. Gün içinde sık sık su içmek ağzınızdaki nemi korumaya yardım eder. Ancak şekerli, asitli ve kafeinli içeceklerden uzak durun. Yemeklerle su ve süt içmek ağzınızdaki nemi artırır ve çiğnemeye, yutmaya yardım eder. Geceleri ağız kuruluğu belirtilerini azaltmak için odanızda nemlendirici kullanın. Düzenli diş temizliği ve kontrol için dişhekimine gidin. (Vasfiye Özcanbaz)

Kategoriler
Yaşam

Bırakmanız gereken 10 kötü alışkanlık

Televizyon izlemek, kahvaltıyı atlamak, güneşlenmek gibi bazı alışkanlıkları çok sevmenize rağmen, tüm bunlar vücudunuzun sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Televizyon izlemeyi çok seviyorsanız, kilo almaya ve bu kilolara bağlı şeker, kalp hastalığı gibi ciddi sağlık problemlerine de hazırlıklı olun. Aynı şekilde yaz aylarında güneşlenmeden duramıyorsanız da cildinizin erkenden kırışmasına, yüzünüzde çiller oluşmasına razı olacaksınız.

Reader’s Digest isimli internet sitesinde yer alan habere göre, sigara, abur cubur gibi kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmak için çok geç değil ve önerilerimizle bu zararlı alışkanlıklardan sıyrılıp hemen daha mutlu, sağlıklı yaşama başlayın.

Acıkmadığınız halde bile sürekli abur cubur atıştırmak

Vücudunuzun doğal açlık ve doyma sinyallerini kaybederseniz sürekli bir şeyler atıştırırsınız ve fazla kilo alırsınız. Bu da şeker ve kalp hastalığı ile diğer ciddi hastalıklara davetiye çıkarır. Kötü beslenme alışkanlığınızı düzenleyerek daha sağlıklı ve doğal kiloya sahip olursunuz. Sağlıklı atıştırmaları tercih ederek iştahınızı kontrol edebilir, kilo verebilir ve enerji çöküşlerinden kaçınabilirsiniz. Kilolarınız daha sağlıklı seviyeye gelecek, sağlıksız trans ve doymuş yağlar, şeker, rafine karbonhidratlar ve fazla tuz yerine daha besleyici gıdaları tercih edeceksiniz.

Vücudunuz fiziksel olarak bir yiyeceği isteyene kadar bekleyin. Biraz doyduktan sonra yemeyi kesin. Stresli, kızgın, üzgün olduğunuz için yemek yemeyin. Mutfağınızı taze sebze, meyve, az yağlı, tam tahıllı ürünlerle doldurun. Sağlıklı atıştırmalıklar tüketin.

 Televizyon izlemek için çok fazla zaman ayırmak

Daha fazla televizyon izliyor ve daha az egzersiz yapıyorsanız aşırı kilolu olma ve tip 2 şeker hastalığı gelişme riskiniz artar. 9 binden fazla kişiyi kapsayan geniş çaplı araştırmaya göre, günde 2 saatten fazla televizyon izleyenlerin daha fazla yemek yedikleri, daha az televizyon izleyenlere oranla daha çok şekerli içecekler, yağlı, kalorili ve işlenmiş abur cuburlar tükettikleri belirlendi. Televizyon izlemek hafıza kaybını hızlandırabilir. Günde 2 saatten fazla TV izlemeyin, yarım saat egzersiz yapın. İzleyeceğiniz bir program varsa televizyonu açın. Televizyon izlerken abur cubur yemeyin. Televizyon izlerken koşu bandında egzersiz yapabilirsiniz. Arkadaşlarınızı görmek, ilginç şeyler yapmak ve kafanızı dağıtmak için gün içinde evden uzaklaşın, böylece daha az televizyon izlersiniz.

Borçlanana kadar aşırı para harcamak

Parayla ilgili kaygılar çok ciddi sağlık problemlerine yol açar. Rutgers Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, finansal stresin yüksek kan basıncını, depresyonu, uykusuzluğu, baş ağrısını, sindirim problemlerini, ağrıları, ülserleri, aşırı sigara tüketimini, kilo alma ve verme gibi sorunları artırdığı tespit edildi. Finansal durumunuzu düzeltince daha az stresli olursunuz, daha iyi uyursunuz, aşırı yemek yemezsiniz ve baş ağrılarınız azalır. Borca girmemek için para yönetimini öğrenin. Kredi kartlarınızı dondurun. Bütçe oluşturun ve bütçenizi aşmamaya çalışın. Gereksiz yere ve canınız sıkıldığı için alışveriş yapmayın.

Çok fazla fast food yemek

Hamburger, cheeseburger, kızarmış patates, büyük boy gazlı içecek veya milkshake bel çevrenizin daha da genişlemesine ve kalp, şeker hastalığı gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Fast food’larda bulunan trans yağ kötü kolesterolü ve damarlarda kalınlaşmaya yol açan kan yağlarını artırıyor. Yaşam tarzınızı değiştirmek kolay olmayacaktır. Sağlıklı beslenme için daha fazla zaman, düşünce ve bazı durumlarda para gerekse de buna değer. Kalp ve şeker hastalığından korunursunuz, bel çevreniz kalınlaşmaz. Fast food almak yerine kendi yemeğinizi hazırlarsanız daha az para harcarsınız. Gazlı içecek yerine kahve, suyu; hamburger yerine ızgara tavuğu ve kızarmış patates yerine de salatayı tercih edin. Fast food yerine sağlıklı bir sandviç yapabilirsiniz.

Her yaz birkaç kez güneş yanığı olmak

Güneşlenmeyi seviyorsanız ve cildinizin bronz kalması için uğraşıyorsanız cildinizin erken yaşlanmasına da razı olacaksınız. Güneşlenmek cildinizi yumuşak ve canlı gösteren elastik liflere zarar veriyor, erken kırışıklıklara, lekelere, çillere yol açabiliyor. Daha da önemlisi güneş yanıkları cilt kanserlerine katkıda bulunabiliyor. Eğer bronzlaşmak için solaryuma da gidiyorsanız bu risk daha da artıyor. Yılda bir kez cildiyeye gidip kontrolden geçin. Her zaman güneş koruyucu krem kullanın. Güneşe çıkarken şapka, güneş gözlüğü takın. Yeşil çay için, yeşil çay vücut hücrelerinizi kansere yol açan güneş hasarına karşı koruyor.

Stresli, kızgın, endişeli olmanıza yol açan davranışlar

Mutsuz bir yaşam tarzı stresinizi artırır. Stres de kan basıncınızı ve kan şekerinizi yükseltir, bağışıklık sisteminizi düşürür, sindiriminizi yavaşlatır. Modern yaşam kronik strese yol açıyor ve sağlığınız üzerinde olumsuz etkileri var. Özellikle kalp krizi ve şeker hastalığı riskiniz artar. Stresle mücadele etmenin yollarını öğrenin, stresli olduğunuzda derin derin nefes alıp vererek sakinleşmeye çalışın. Sizi sakinleştiren bir hobi edinin.

Kahvaltıyı atlamak

Günün ilk öğününü atlamak kilonuz, enerji seviyeniz ve kan şekeriniz için ciddi sonuçlar doğurabilir. Metabolizmanız yavaşlayacağı için kilo alırsınız ve kendinizi halsiz hissedersiniz. Kahvaltı yapınca kan şekeriniz normale döner, günün diğer öğünlerinde daha az yemek yersiniz, kilonuzu daha kolay kontrol edersiniz. Sabah kalkınca hemen yemek yiyemiyorsanız 1-2 saat bekleyin. Güne bir sandviç, bir kase çorba ya da bir gece önceden kalan yemeklerle de başlayabilirsiniz. Ya da az yağlı yoğurdun içine çilek, muz gibi meyveler ile biraz bal ekleyin.

Sigara içmek

Kalp hastalığından ve kanserden kaynaklanan ölümlerin yüzde 30’u ve özellikle akciğer kanseri ölümlerinin yüzde 80-90’ı sigara nedeniyle oluyor. Ayrıca sigara içmek ağız, gırtlak ve mesane kanseri riskini de artırıyor. Bu kötü alışkanlık kalp krizi, felç, yüksek kan basıncı gibi problemleri de artırıyor. Sigarayı bıraktıktan sonra dakikalar içinde akciğerleriniz ve kardiyovasküler sisteminiz kendini onarmaya başlıyor. Bir ay içinde ciğerleriniz daha iyi çalışıyor, daha az öksürüyorsunuz, kendini daha enerjik hissediyorsunuz ve daha az nefes darlığı yaşıyorsunuz. Tat ve koku alma duyunuz normale dönüyor. Görünümünüz gençleşiyor ve giysileriniz, evinizdeki kötü tütün kokusu yok oluyor. Doktorunuza sigarayı bırakmaya yardımcı ilaç, bant, sakız gibi ürünleri kullanıp kullanamayacağınızı sorun. Ailenizden ve arkadaşlarınızdan destek alın.

Aşırı derecede ağrı kesici ve sakinleştirici kullanmak

Uzun süreli ilaç kullanımı sorunu çözmekten çok daha fazla probleme yol açabilir. Kas ağrısı ya da eklem iltihabı için ibuprofen veya aspirin gibi ilaçlar kullanma ülser, mide kanaması, yüksek kan basıncı ve kalp krizi riskinizi artırabilir. Farkında olmadan sakinleştirici ilaçların bağımlısı olabilirsiniz. Doktora danışmadan ilaç kullanmayın. Hem ağrılarınız azalır hem de ilaca daha az para harcarsınız. Kalp ve yüksek kan basıncı problemleri riski azalacak. Kronik ağrılar için asetaminofen türü ilaçları tercih edin. Çünkü bunlar midenizi tahriş etmez ve aspirin, ibuprofen gibi kan basıncınızı artırmaz. Sık sık başınız ağrıyorsa doktora gidin. Migrenler doğru ilaç tedavisiyle hızlı bir şekilde iyileşir. Kilo verme, egzersiz, stres azaltma ve ağrıyı tetikleyen şeylerden uzak durma gibi alternatif ağrı kesici stratejilerini deneyin.

Ellerinizi yıkamamak

Birçok insan ellerinizi sık sık yıkamayı ihmal eder. Bunun yerine el temizleme jellerini ve ıslak mendilleri tercih ederler. Ancak bunlar ellerinizi yıkamadan kullanıldığında yarardan çok zarar verir. Gittiğiniz her yerde sizin dokunduğunuz yiyeceklere, paketlere binlerce kişinin dokunduğunu ya da bindiğiniz otobüste düşmemek için tutunduğunuz askılara sabahtan akşama kadar kaç kişinin dokunduğunu bir düşünün. Böylece el yıkamanın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. (Vasfiye Özcanbaz)

Kategoriler
Yaşam

Dudak üstü çizgilerinin çaresi, sigarayı bırakmak

Dudakların kuşkusuz yüz güzelliğine büyük bir katkısı var. En fazla mimik hareketlerinin oluştuğu bölge olan dudak çevresinde, özellikle dikey dudak üstü çizgileri bu güzelliği gölgeleyen estetik sorunların başında geliyor.

Dudak üstü çizgilerinin neden oluştuğunu anlatan Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrah, Op. Dr. Bülent Cihantimur, kopan kolajen dokunun en önemli faktör olduğunu söyledi: “Dudak üstü çizgileri bir başka deyişler barkod çizgileri, özellikle 35 yaşından sonra belirmeye başlar. Eğer kişiler bir de sigara içiyorsa çok daha erken yaşlarda bıyık bölgesi dediğimiz alanda dikey çizgileri gözlemleyebiliriz. Sigara içme hareketiyle büzüşen ve sigaranın içindeki dokuları zedeleyici maddelerin etkisi en başta ciltte dudak üstünün tahribatıyla ortaya çıkıyor. Bölgenin kolajen dokusunu koparıyor, elastini azaltıyor ve herhangi bir mimik hareketi yapmadan bile derin çizgilerin gözükmesini sağlıyor.”

SİGARAYI BIRAKIN

Sigaranın cilt güzelliğinin en büyük düşmanı olduğunu söyleyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, kırışıklıkların erken yaşlarda belirmesinde de çok etkili olduğunu söyledi ve ekledi: “Bu şekilde doğal yapısını kaybeden dudaklar büzülür ve üst kısmında kırışıklıklar, dikey derin hatlar belirir. Kolajen kırığını tedavi etmenin pek çok yolu var.

Özellikle hyalüronik asit enjeksiyonları, kimyasal peelingler, bu oluşumu hafifletmeye fayda sağlar. Fraksiyonel lazer, kimyasal peeling de etkilidir ama her şeyden evvel, sigaranın bir an evvel genel sağlık için de bırakılması ve ayrıca bölgenin nemsiz bırakılmaması gerekiyor.”

Kategoriler
Yaşam

Böbreğinize zarar veren alışkanlıklar

Türkiye’de her 7 kişiden birinde görülen kronik böbrek rahatsızlıklarının en yaygın nedeni, sağlıksız ve bilinçsiz yaşam alışkanlıkları olarak belirtiliyor. Tansiyon ve kandaki alyuvar dengesini sağlayan, vücudu atıklardan arındırma gibi önemli görevleri olan böbreklerin sağlığını korumak için ise bazı pratik önlemler almak önem taşıyor.

Memorial Ataşehir Hastanesi Böbrek Nakli Medikal Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, böbrekleri tehdit eden hatalı davranışlar ve dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi.

Fazla tuz kullanımı

Sağlıklı bir insan için günde 4 gram yemek tuzu tüketimi yeterlidir; ancak dünya oranlarına bakıldığında Türkiye en fazla tuz tüketen ülkelerden biridir. Fazla tuz kullanımının, kan basıncını artırarak kalp ve damar hastalıkları ile birlikte böbrek hastalıklarını da tetiklediği unutulmamalıdır. Bunun için ilk adım olarak masadan tuz kaldırılmalıdır.

Yeterince su içmemek

Su içmek, insan metabolizmasının sağlıklı işleyişi için önemlidir. Vücut susuz kalırsa, ilk olarak böbreklere etki eder. Çünkü su içmemek kan basıncını yavaşlatır. Normal süreçte bir dakikada kalpten pompalanan kanın yüzde 20’si ise böbreklerden geçer. Böylelikle vücudun susuz kalması ile ilk olarak böbrekler alarm verir. Sağlıklı bir insanın günde 1.5-2 litre su içmesi gereklidir. Vücudun ihtiyacı olan suyun alınmaması halsizliğin yanı sıra böbreklerde de taş oluşumuna yol açabilir.

İdrarı tutmak

Su içmek ne kadar rutin bir alışkanlıksa, idrar yapmak da zararlı olan sıvı atıkların atılması için gerekli bir eylemdir. Ancak birçok kişi hijyenik sebepler ya da bir takım yanlış alışkanlıklar sebebiyle idrarını gün içerinde sıklıkla tutmaktadır. İdrar tutmak tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarına, mesane yapısının bozulmasına ve böbrek yetmezliğine kadar ilerleyen ciddi tablolara yol açabilmektedir. Bir kişinin normal bir süreçte günde 4-6 kez idrarın yapılması gerekir.

Fazla protein tüketmek

Birçok böbrek hastalığında idrarda atılan protein miktarı artar. İdrardaki bu artmış protein zamanla böbrek yapısında geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilir. Bu durumda fazla protein tüketmek, böbrek hastalığının hızlanmasına yol açar. Birçok gencin vücut geliştirme adına kontrolsüz bir şekilde aldığı takviye proteinler de akut böbrek yetmezliğine yol açabilir.

Sigara içmek

Sigara kullanımı, kalp gibi tamamen damarlardan yapılı bir organ olan böbreklerimizde de damar tıkanıklıklarına yol açar. Dolaylı olarak da kan basıncını artırarak böbreklere zarar verir. Böbrek hastalarında sigara içimi ölüm riskini en az 4 kat artırmaktadır.

Bilinçsiz ilaç kullanmak

Bilinçsiz bir şekilde antibiyotik ve ağrı kesici kullanımı böbrek yetmezliğine yol açabilmektedir. Doktor tarafından önerilmedikçe asla antibiyotik ve ağrı kesici alınmamalıdır. Aksi durum hekim tarafından önerilmedikçe ağrı kesici olarak etken maddesi parasetamol olan ilaçlar tercih edilmelidir.

Tansiyonu kontrol altında tutmamak

Kan basıncı yüksekliği kalp ve damar hastalıklarına yol açmasının yanı sıra, böbrek yetmezliğine de neden olabilir. Tansiyon hastalarının ilaçlarını kullanmaları, kan basınçları ideal seviyelerde olmadığı sürece bir anlam ifade etmez. Kan basıncı mutlaka büyük 130 ve küçük 80 ve altında olmalıdır.

Böbrekleriniz bu belirtilerle alarm veriyor olabilir!

Ayak bilekleri, el ve yüzde şişme
Çabuk yorulma
Bulantı ve kusma
Geceleri nedensiz yere idrara çıkma ve idrar alışkanlığında değişiklik
Tansiyonun yüksek olması
Nefes darlığı, nefes almada zorluk
Tat almada bozukluk
Kötü nefes kokusu